Pay Altta Mıdır Üstte Midir?
İzmir’de bir kafe köşesinde otururken aklımda bir soru dönüp duruyor: Pay altta mıdır üstte midir? Bu soru ilk başta çok basit gibi gelebilir. Hatta çoğu insan bunun üzerine çok düşünmeden hayatına devam eder. Ama işin içine girdikçe, bakış açılarının ne kadar farklı olabileceğini görüyorsunuz. Kimilerine göre bu sorunun cevabı çok açık; kimilerine göreyse hayatın en temel sorularından biri.
Bana kalırsa, “pay altta mı üstte mi?” sorusu, toplumun değer yargılarından tutun da, kişisel beklentilerimize kadar pek çok şeyi sorgulamaya ittiğimiz bir mesele. O yüzden, bu soruyu biraz derinlemesine irdelemeye karar verdim.
Pay Altta Mıdır?
Hadi gelin, ilk önce payın altta olduğunu savunalım. Bu görüşü savunanlar genellikle şunu söylüyor: “Adalet, eşitlik ve paylaşım olmalı.” Yani herkes kendi payını, hakkını almalı. Toplumun alt sınıfları, çoğunluğu temsil eder ve bu kesimin sesinin duyulması gerektiğine inanılır. Sosyal medya çağında yaşadığımız şu günlerde, üst sınıflar daha fazla dikkat çekiyor, ama “alt sınıflar” da seslerini duyurabilmeli. Tabii bu çok idealist bir bakış açısı olabilir. Ama gerçek şu ki, “pay” çoğu zaman altta değil, üstte olabiliyor.
Benim en sevmediğim şeylerden biri, yüksek sesle her şeyin eşit olduğu söylenen ortamlarda bile, gerçekten eşit olmayan paylaşımlar görmek. Gerçekten eşit bir dünyada yaşamıyoruz ve bu yazıyı yazarken de bunun farkındayım. Paylar her zaman alt sınıflardan daha üstte olur. Üst sınıflar daha rahat, daha kaygısız ve her zaman biraz daha fazla pay alır. Ancak yine de, alt sınıfın sesi daha çok duyulmalı. Çünkü en nihayetinde, küçük adımlar, büyük değişimlere yol açabilir.
Pay Üstte Midir?
Şimdi de payın üstte olduğunu savunalım. Bu görüş biraz daha pragmatik olabilir, ancak sosyal yapının içinde mantıklı bir tarafı da var. Gerçek hayatta, iş dünyasında, siyaset gibi alanlarda, genellikle güçlü olanın payı üsttedir. Yani, birileri yukarıdaki pozisyonları alırken, o kadar kolay ve adil bir yol bulamazsınız. Toplumda ve iş hayatında, başarı genellikle daha fazla paya sahip olmayı getiriyor. Bu payın neden üstte olduğu sorusuna ise “daha fazla iş gücü, daha fazla bağlantı, daha fazla etki” gibi yanıtlar verilebilir.
Bana sorarsanız, bu dünya gerçekten hakkaniyetli değil ve çoğu zaman üstte olanların payı, başkalarının hakkından çalınarak elde ediliyor. Ve üstte olanların payı arttıkça, alt sınıfların payı giderek küçülüyor. Belki de asıl soru şu olmalı: Gerçekten, bu kadar dengesiz bir paylaşım adil mi?
İşin içinde yine büyük bir paradoks var. Üstte olanlar, ne kadar çok pay alırlarsa, o kadar daha çok daha çok isterler. Bu aslında modern dünyanın en rahatsız edici yönlerinden biri. “Daha fazla” hep istenir. Ama bu “daha fazla”yı kim hak ediyor? Gerçekten hakkıyla orada olanlar mı?
Pay Altta Mıdır, Üstte Midir? Güçlü ve Zayıf Yönler
Güçlü Yönler
Pay altta olduğunda, teorik olarak herkesin hakkı verilmiş olur. Sosyal adalet ve eşitlik, herkesin hakkını alması gerektiği bir dünyada, altta olmak demek, herkesin sesini duyurması anlamına gelir. Toplumda, paranın ve gücün tek bir noktada toplanmaması, farklı bakış açılarına ve taleplere yer verir. Bu durum, toplumsal gelişime, daha çeşitli fikirlere ve daha dinamik bir sosyal yapıya kapı aralar.
Üstte olduğunda ise, pay aslında çok daha stratejik bir unsur olabilir. Güçlü bir pay, daha fazla imkân yaratır ve daha fazla insanın hayatına dokunulmasına vesile olabilir. Bunun içinde bir avantaj olduğu da söylenebilir. Toplumdaki liderlerin, güçlü olanların, daha fazla şeye sahip olmaları, bazen toplumun genel çıkarları için de faydalı olabilir. Yani, yalnızca kendi paylarını değil, çevrelerindeki kişileri de yükseltme potansiyelleri vardır.
Zayıf Yönler
Pay altta olduğunda, işler bazen kaosa dönebilir. Herkesin eşit olduğu bir düzen kurmaya çalışmak, idealist olduğu kadar pratikte de zordur. Bu tür bir toplumda, bazen kararsızlık, belirsizlik ve dağınıklık ortaya çıkabilir. Yani eşitlik adına çok şey kaybedilebilir.
Pay üstte olduğunda ise, güç ve zenginlik daha da konsolide edilir ve bu durum büyük eşitsizliklere yol açar. Bir zamanlar alt sınıftan gelen bir kişi, üstte bir yer edinmeye başladığında, hemen onun yanında bir “gölge” belirir: her şeyin daha pahalı, daha elit ve daha ayrıcalıklı olduğu bir dünya. Bu durum, toplumsal kutuplaşmayı arttırır, sınıflar arasında duvarlar daha da yükselir. Gerçekten de, üstte olanların payı arttıkça, bu kısır döngüde daha çok insan zarar görür.
Sonuç: Pay Gerçekten Nerede Olmalı?
Payın altta mı, üstte mi olduğu sorusu aslında çok basit değil. Ne yazık ki, genellikle üstte olanların payı daha büyük olur. Ama bazen alt sınıfların sesi duyulmalı ve hakları savunulmalıdır. Buradaki asıl soru şudur: Adaletli bir paylaşım gerçekten mümkün mü?
Payın altta mı, üstte mi olduğu kesinlikle kişisel bir meseledir. Kimi insanlar adaleti savunur, kimi insanlar güç ve başarıyı savunur. Ancak unutmamak gerekir ki, payın yerini sorgulamak, aslında daha büyük bir sorunun parçasıdır: Bu dünyada, herkes hak ettiğini alabiliyor mu? Bu sorunun cevabını bulmak, belki de her birimizin üzerinde biraz düşünmesi gereken bir mesele.